Vikipedi, özgür ansiklopedi
Zeydîlik (Arapça: الزيدية az-Zaydiyya, Osmanlıca: Zeyd’îyye), Batı'da Beşciler olarak da bilinir. Zeyd bin Ali'nin tâkipçisi olan Şiâ mezhebidir. Zeyd’îyye fıkıhını tâkip eden kişiler Zeydî olarak adlandırılırlar ancak Zeydî Vâsıtî denilen Câferî bir grup da bulunmaktadır.
Zeydî İmamları
Zeydî fıkhının tâkipçileri diğer Şiî mezheplerinde olduğu gibi ilk dört imamı kabul ederler ancak beşinci imam olarak Muhammed el Bakır yerine kardeşi Zeyd bin Ali'yi kabul ederler. İmâmı ve kurucusu olan Zeyd bin Ali Zeyn el-Âbıdîn bin Hüseyin önce babası Ali Zeyn el-Âbıdîn bin Hüseyin sonra da kardeşi İmam Muhammed Bakır'dan okuyarak yetişti.
Muhammed | Peygamber |
Ali bin Ebu Talib | 1. İmam |
Hasan bin Ali | 2. İmam |
Hüseyin bin Ali | 3. İmam |
Ali bin Hüseyin (Ali Zeyn el-Âb’ı-Dîn) | 4. İmam |
Zeyd bin Ali eş-Şehid | 5. İmam |
Dini Hukuk (Fıkıh)
Zeydîler fıkıh açısından Sünni mezhepleri olan Hânefîlik ve Şafiîlik ile Şiîliğin Câferî fıkhına çok yakındırlar.
Teoloji (İtîkâd)
Teoloji veya kelâm açısından Zeydîler diğer Şiî mezheplerinde olduğu gibi Mutezile'ye yakındırlar.
Zeydî tarikât ve topluluklar
İlk Zeydî devleti M.S. 864 yılında Alavîler tarafından Taberistan'da (Hazar Denizi'nin güney kıyı şeridinde) kurulmuş ve liderlerinin 928'de Samanîler tarafından öldürülmesine kadar da varlığını sürdürmüştür. Kırk yıl sonra devlet Gilan'da (Kuzeybatı İran) yeniden kurulmuş ve 12. yüzyıla kadar da ayakta kalmıştır.
Zeydîlikten doğan tarikât ve mezhepler
Zeydîler (Beşçiler)[1]
- Dukeynîlik
İslam peygamberi Muhammed bin Abdullah’ın hâleflerinin Ali bin Ebu Talib'in tarafını tutmamalarından dolayı imânlarını kaybettiğine inananların mezhebi;
- Halefîlik
İmâm Zeyd bin Ali’nin hâleflerinin "Abd el-Samed" adlı bir şahıs ve onun neslinden devam ettiğine inananların mezhebi;
- Heşebîlik / Sûrhabîlik
İmâmlığın, imâmın bilgisiz ve ahlâksız olması dahil her hâlükârda Hasan bin Ali ile Hüseyin bin Ali'nin soyundan gelenlerde kalması gerektiğine inananların mezhebi;
- Jarûdîlik
Adını "Ebû’l Jarûd Ziyad bin Ebû Ziyad"’dan alan, Ebu Bekir, Ömer bin Hattab ve Osman bin Affan’ın her üçünün de Ali bin Ebu Talib’i halife seçmemekle bir büyük günâh işlemiş olmamakla beraber hatalı bir davranışta bulunduklarına ve bu nedenle de artık onların Eshab-ı Kiramlıklarının geçerli olmayacağını beyân etmekle beraber âlenen de suçlamaktan kaçınan, diğer taraftan ise Ayşe bint Ebu Bekir, Talha bin Ubeydullah ile Zübeyr bin Avvam'ı Ali bin Ebu Talib'e başkaldırmış olmalarından ötürü şiddetle kınayanların mezhebi.
- Bu mezhebi kabûl eden devletler:
- Alavîler
- Banu Ukheydhirîler (Merkezî Arabistan'da Jew El-Yememeh’de 867’de kurulan ve 11. yüzyılın ortasına kadar süren devlet.)
- Büveyhoğulları
- Cüstaniler
- El-Mezîdiler
- Hasanveyhiler
- İdrisiler
- Hammûdiler
- Kakuyiler
- Yemen İmamları/Kralları
- Süleymanîlik
Adını "Süleyman bin Jarir"’den alan, halifeliğin kime gideceğinin istişareler neticesinde karara varılması gereken bir husus olduğuna ve Ebu Bekir ile Ömer bin Hattab'ın Ali bin Ebu Talib'i halife seçmemekle hata işlediğine, fakat günâha girmediğine, Osman bin Affan'nın kendisi başta olmak üzere onu halife seçen diğer Sahabe-i Kiram'ın da Ali bin Ebu Talib yerine Osman bin Affan'ı halife seçmekle ise hem hata işlediğine, hem de günâha girdiğine inananların mezhebi;
- Süleymanîliğe bağlı olan alt kollar:
- Butrîlik / Tâbîrilik
"Kathir en-Nev’â El-Ebter" tarafından kurulan, inançları hemen hemen Süleymanîlik ile aynı olmakla birlikte Ebu Bekir, Ömer bin Hattab ve Osman bin Affan'ın üçünün de Ali bin Ebu Talib'i halife seçmemekle hatalı olduğuna, fakat günaha girmemiş olduklarına inananların mezhebi;
- Salihîlik
"Hasan ibn Salih" tarafından kurulan, inançları hemen hemen Süleymanîlik ile aynı olmakla birlikte Ebu Bekir, Ömer bin Hattab ve Osman bin Affan'ın üçünün de Ali bin Ebu Talib'i halife seçmemekle hatalı, fakat günaha girmemiş olduklarına inananların mezhebi;
- Vâsîtîlik
Beşçi olmakla beraber On İki İmamın tamamını da tanıyan Zeydîler’in oluşturduğu mezheb.
Günümüzde Zeydîler
Zeydîler Yemen'de hakim dini grup olup Zeydî liderler yönettikleri topluluklar tarafından "Halife" unvanıyla anılırlar. Yemen'in yöneticisi Al-Hadi Yahya bin al-Hussain bin al-Qasim ar-Rassi, Muhammed'in torunu olan bir halife olarak bilinirdi. Sistem, 20. yüzyılın ortalarına 1962'deki devrime kadar böyle sürmüştür.
Günümüzde Zeydiyye Mezhebi başta Yemen, Umman, Suudi Arabistan olmak üzere birçok ülkede taraftarı olan bir mezheptir. Yemen nüfusunun (23.833.000[2]) yaklaşık % 30'unu oluşturan 7.150.000 kişi Zeydiyye Mezhebine mensuptur.[3] Suudi Arabistan'ın % 5.5 (1.200.000) ve Umman'ın % 2.2 (60.000) Zeydi'dir.
Kaynakça
- ^ "An Ismaili heresiography: the "Bāb al-shayṭān" from Abū Tammām's Kitāb al-shajara by Wilferd Madelung & Paul Ernest Walker, Sayfa: 88-94, Brill, 1998". 10 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 25 Haziran 2014.
- ^ "Statistical Yearbook 2011". Central Statistical Organisation. 5 Eylül 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2013.
- ^ "Yemen: The conflict in Saada Governorate – analysis". UN High Commissioner for Refugees. 24 Temmuz 2008. 20 Kasım 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Ocak 2014.
- ^ Muhammed Ebû Zehra: Mezhepler Tarihi, Sayfa 225, Düşün Yayıncılık, İstanbul, 2011. (Câ’bir, i’tikad ve imân esasları konusunda Câ’fer-i Sâdık’tan ders almış ve onun i’tikadını benimsemiştir. Câ’bir bin Hayyân, Câf’er-i Sadık’ın îlmini topladığı beşyüz risâlesini bir araya getirerek tek bir kitâp halinde yayınlamıştır. Câ’bir bu risâlelerin, kendisinin Câf’er-i Sadık’tan edindiği feyz ve ilhâmlar sayesinde teşekkül ettiğini belirtmiştir.)
- ^ Muhammed Ebû Zehra, Mezhepler Tarihi, Sayfa 225, Düşün Yayıncılık, İstanbul, 2011. (İmâm Câ’fer’in Allah’ın mevcûdiyetini bilme gayesi için Kozmoloji ilmiyle uğraştığını bildiren deliller vardır. Elde ettiği bilgileri Allah’ın vahdaniyetini ispat etmek amacıyla kullanmıştır. Bu konuda, İmâm Câ’fer-i Sadık, Kur'an’in evren ve tabiât hakkında bilgiler vererek insanları düşündürme methodunu uygulamıştır. Mufaddal bin Amra’ya yazdırdığı “Risalet-ût Tevhîd” adlı kitabında tabiât olaylarının insanın hizmetine sunulmuş olduğunu öne sürerek, hepsinin bir yaratıcının eseri olması gerekliliği hakkında yürüttüğü fikirlerini savunmuştur.)